Alice (1990)

Alice (1990)

Puan Yeterli oy sayısına ulaşılamadı
Senin Puanın
Etiketler
Yönetmen
Dil
İngilizce
Ülke
ABD
Süre
106 dakika
6
1
10
14
Ricky.McFloyd profil fotoğrafı
Ricky.McFloyd
Alice'in kendini bulma hikayesini fantastik bir şekilde konu alan oldukça başarılı bir Woody Allen filmi. Filmde W. Allen her sahnede hissediliyor ışıklarda geçişlerde müziklerde. Çok çok fazla filmini izlemesem bile yönetmeni sorulsa filmin ilk aklıma gelecek isim olurdu yine de. Film özgün senaryo dalında aday olduğu oscarı kazanamasa da gerçekten basit bir aldatma daha doğrusu yeniden aşık olma hikayesi gibi başlasa da daha sonra Dr. Yang'in hayatımıza dahil olmasıyla daha fantastik bir hal alıyor ve Dr. Yang nokta dokunuşlarıyla aslında Alice'in kendisini bulmasını ve daha sağlam bir karaktere kavuşmasına vesile oluyor. 90 yılı oscarlarıyla başladığım serüvende de ne kadar bu ödül ve kazananları eleştirilse de her zaman belli bir kaliteyi yakalayan filmler olması dikkatimi çekiyor ve ödüle saygı duymamı sağlıyor. Çok beğenmediğin ve ya arşivine almayacağın belki tekrar açıp izleyemeyeceğin filmlerde bile bir yerden senaryodan yönetmenden ve ya bir oyunculuktan övgünüzü kazanmayı başarıyor. Bu da aynı şekilde tekrar tekrar izlenmeyecek arşivinize eklenmeyecek ama bana kalırsa bir film severin de izleyince keyif alacağı bir film 8/10
error_outline
2 ay önce
kaptankaptanim profil fotoğrafı
kaptankaptanim
Gerçeklik içinde başlayan filmin gerçek üstü bir konuma evrilmesiyle aslında bir kadının kendini bulma arayışı başlıyor. Kendi sınırlarını aşmadan kapasitemizi sınırladığımız eylemlerimiz; çocuk yapmak, dindar olmak, gelenekçi olmak, aşka kapılmak, kariyer peşinde koşmak, lükse düşkünlük, sahte ihtiyaçlara bağımlılık, değerlere inanmak, ahlaklı olmak insanın potansiyelini gerçekleştirmesine engel olur savunusu güçlüydü. Rasyonel gerçekçilik ile ilgili sunulan gerekçe Nietzsche'yi tenzih ederek söylemeliyim ki romantizmin ya da kutsalın insanı acizleştirdiği, güçsüzleştirdiği eleştirisi vurucuydu. Bu romantizmin sadece hayal gücü boyutunda kalması gerektiğine inandırıyordu insanı. Görünmez olmak eşittir rahatlamak, özgüvene ihtiyacımızın kalmaması uyuşturucu kullanmak sakinleşmek, yatışmak, enerji atmak ve aşk iksiri de bir mucizeye olan inanç hatta bazen saplantıyı gösteriyor kesinlikle. Karakterin adının Alice oluşu ile o çok sevdiğimiz Lewis Carroll'ın psychedelic eseri mi ifade ediliyor acaba diye düşünenler vardır ancak buna kanıt olacak iki bulgu var. Birincisi hayvanat bahçesine giderken heykelin içinde bir müddet daha fazla durup tavşan deliğini sembolize etmesi ikincisi de kadrajda sadece ayna varken Harikalar Diyarına ikinci gidişi temsil eden aynadan geçme anı. Mavinin tonlarının yer yer abartılı kullanılışı ile rüyada hissiyatı, mistik ve gizemli bir atmosfer yaratılması, hayaletin mor vazo görünürken konuşması ile Absolem'in ifade edilmek istenmesi, Alice'in şapkasının kırmızı rengi ile baskılanmış, toplumsal olarak yanlış ya da zıt olanın kafasının içinde zaten baştan beri var olduğu görünüyor. Ev mimarisi ile gene Pink Floyd'un Ummagumma albümündeki psychedelic dünya içinde dünya durumu sunulmuş. Doktor'dan alınan ilaçlar sembolik olarak bir akıl hocalığı, esrikleşme, Antik kadınla ilham perisi olan Musalar aktarılmış. Akıl ile coşkunun dengesinin önemi vurgulanmış. Yol ayrımı gene Tweedledum ve Tweedledee'nin yolu karıştırmasına bir gönderme. Aynalardaki ters duran sahneler düşüncelerin değişkenliği ile senkronize ilerliyor. Burada gene endişe ve arzu çatışmasını görüyoruz. Çünkü arzuda yanlış olana eğilim, endişede ise yanlış yapmama zaruriyeti vardır. Ancak gözden kaçırdığımız bir şey var ki belki de endişe ya da kuşku kendimizle ilgili yeni bir şey keşfettiğimiz an ortaya çıkıyor. Olup bitene gerçek hayat diyebilmek ve mantıkla hareket edebilmek adına fantastik bir alternatif dünyayı yaşamak gerek savı etkileyiciydi. Kız kardeşinin adının Dorothy oluşu ile gene başka bir Harikalar Diyarı olan Oz Büyücüsü tadı veriliyor. Rüyada yaşanan evimize ne oldu sözünden de Kansas'taki hortum sonrası evin yıkıldığı detayı çıkıyor zaten karşımıza. Bütün bu verileri birleştirebilmek için mantık gerek evet ama kalbimdeki coşku da olmasaydı ne Alice'i ne de Dorothy'i bu kadar anlamlandırabilirdim. Kahire'nin mor gülünde olduğu gibi. Gerçek dünya acımasız ama en azından daha samimi. Rasyonel gerçeklikte mantık vardır. Aşk mantık tanımaz. Mantığın olmadığı yerde aciziyet, hüsran ve düşüş vardır. Bu nedenle gerçekçilik bir tutum olmalıdır. Ya da aşktaki romantizm ile dünya görüşü olarak görülen romantizm ayrılmalıdır a bunun için de mantık gerek. Yoksa bize kalan yaşanılacakların toplamı koca bir romatizma olur. Nora (Bir Bebek Evi) finali muazzamdı.. Kendini gerçekleştirmek, değerlerini aşmak her şeyin önünde olmalı.
error_outline
neredeyse 5 yıl önce