Soguk dag (2003)Cold Mountain

İçim kıyıldı izlerken, o kadar ağır ,o kadar yavaş , o kadar soğuk ki film hakikaten ismini hal ediyor yani ,ben sevmedim beğenmedim de

Uzun bir aşk ve savaş filmi. Bu tür tarihi romantik filmlerine yatkın olanlar için bulunmaz bir fırsat.

Filmi daha öncesinde neden izlemedim, dedim. İçerisinde bir filmde izlemek istediğiniz her şey var. Zengin oyuncu kadrosu ve oyunculuklar, müzikleri, manzaraları ile her şeyiyle güzel bir filmdi. Listenizdeyse benim gibi uzun süre izlemek için bekletmeyin..

Nihayet izleyebildim. Her zaman olduğu gibi şimdiye dek izlemediğime bin pişman oldum. Çok etkilendim. Bu filme ısının. İnsan bedeninden çok yalnızlığın ve çaresizliğin verdiği soğukluğu hissettiren filmdir. İzlediğim anlamlı İç Savaş filmlerine biri daha eklendiği için çok mutluyum. Fazla gizli saklı ya da kolay kavrayamayacağınız bir film değil. İmgeleri çok güçlü, izlerken tasarlamak çok zevkli, kavramlara ya da durumlara farklı anlamlar yüklemek mümkün, akıcı ve sıkmaya bir film. Romantizmin sade halini kullanmayan bunu yaparken aşkın tema olarak kullanıp arka planında bir sürü şey anlatan filmlerden biri. Aşkı sadece iki insanın birbirine duyduğu mistik bir duygu olarak ele almayan, vatan aşkı, savaş aşkı, erkeklik aşkı, aile aşkı, yatak aşkı gibi pek çok aşk vardır diyen aşkı bir kavram olarak gören yapısı kusursuz. İşlenişi ve karakter çizimleri muazzam. Kadere inanılmaması gerektiği, inancın belli bir yere kadar götürdüğü sonrasında insanın ipleri ele alması gerektiğini savunuyor. Askerler savaşa gidiyor evde kalan kadınlar oluyor. Çocuğuna bakan kadın, karda kışta yaşamak zorunda olan kadın, terk edilen kadın, yalnız kalan kadın mücadele veriyor. Asker silahı elinde asalak vurmaya gönderilirken kadının tek silahı umudu oluyor. Yani aslında savaşı yaşayan kadın oluyor. Asker bir kez ölüyor kadın binlerce kez hem de pek çok yaralar alarak. Mitolojik ögeler de barındırıyor bu kısma ben anlam kattım ama düşününce belki siz de hak verirsiniz. Çirkin bir kadın, yüzünde üstünde kıllar olan et benleri var. Bıyıkları çok belli edilmiş ayrıca değişik efsunlar ve iyileştirici ilaçlar biliyor. Keçi kurban ediyor ama iyi biri. İç güzellik meselesi klişe olabilir ama cadılık eleştirisi altında bunu vermesi bana anlamlı geldi. Ayrıca kötülük cezasız kalmaz deyip kötülere bedel ödeten film hiçbir ayrımcılık yapmıyor taraf tutmaksızın Kuzey, Güney, Kötü, İyi demeden insan öldürmenin cezasını, kana bulaşmanın cezasını ödetiyor. Savaşın vahşetini faşizmi ele alarak değil de kaotik ve biraz da katolik ortamda kimin kimi vurduğu belli olmayan şartlarda ele alması etkiliyor. Korku yaptırıyor bunu. Korkuyu ne engelliyor; inanç. İnancı sağlayan şey peder ve kilise. Peder olmayınca insanlar inançsız mı kalır? Belki. Bu içinde bulundukları duruma göre değişir. İnsan çıkarcı bir varlıktır işine geldiği an din de değiştirir, savaşı bu kadar arzuladığı halde bırakıp kaçar, yıllarca işkence ettikleri kölelerin yemeğine ortak olmak da ister. Aynı köleler siz bize böyle davrandınız size güvenmiyoruz dediğinde de öyle mal gibi kalır. En çok Nicole Kidman'ın ruhunun çiftlik ile birlikte yaşaması durumu beni çok etkiledi. Psikolojisinde her an gördüm bunu, Jude Law'ın diğer filmlerden pek bir farkını göremedim bence ortalama bir oyunculuk izletti. Philip Seymour Hoffman (ışıklar içinde baba) ve Brendan Gleeson filmi şenlendirenlerdi. Shakespeare'in trajedilerindeki ara ara mola verdiren Kapıcı, Soytarı, Dadı figürleri gibilerdi. Zaten güçlü bir Shakespeare okuyucusuysanız Shakespeare sözlerini anında duyarsınız. Donald Sutherland ve James Gammon'u görmek ayrı bir mutlu etti. Daha fazla tanıdık sayacak olursak Natalie Portman, Renée Zellweger, Charlie Hunnam, Cillian Murphy kadroya bak devam edeyim mi? Jack White :D

iki buçuk saat bitmeyen dramdan içimi baydınız.

Yavaş ve eski bir film olmasına rağmen oyuncu kadrosu ve oyunculuklar harikaydı. romantik film severlerin kesinlikle raflarında yer alması gereken bir film.

İyi bir filmdi. İzlenmesi gereken yapımlardan biriydi.

Savaşın ne kadar gereksiz olduğun gösteren filmlerden biri...

Jude Law'ı bu film ile sevdim diyebilirim, Muhteşem bir hikaye ve çekimler harika

film zaten çok iyi. soundtrackları bambaşka