Dünyanın bir ucunda bi çocuk resim çizip, oyun oynarken, diğer ucundaki çocuk kolu bacağı olmadan mayın toplayıp, silah tutuyorsa bi düşünmek lazım. Küçük kızın yaşadıkları ise tonlarca ağırlık yüklüyor kalbe. Bu filmde oyuncu yok. Herkes kendi hikayesini yaşamış. Ne desek sözler hep eksik kalıyor...
İzlemeden önce müzikleriyle ve bol ağlamalı sahneleriyle dramatize edilmiş bir hikaye beklerken, izledikten sonra yanıldığımı ve hikayenin son derece yalın ve abartılı olmayan bir üslupla çekildiğini gördüm. Filme dair notlarım şöyle; Satellite yani uydu lakaplı karakter bana Deli emin hatırlatması yaptı. Satellite, Deli Emin kadar deli olmasada onun gibi akıllı ve oradaki gücünü zekasından alıyor şiddetten değil. İlginç bir bilgi oyunculardan birisinin adı saddam hüseyin. Oyuncular hakkında fotoğraf ya da bilgi bulmak neredeyse imkansız çünkü hiçbiri gerçekten oyuncu değiller ve hepsi gerçek savaşın sonuçlarına katlanan insanlar. Son sahne biterken giren müzik bence filmin en güzel yerlerinden biriydi ağıt yakarcasına tüm hikayenin ardından konmuştu. (sürpriz bozan) İlk sahne neden çocuğun atlamasıyla açıldı anlamadım bence gereksizdi. Ayıplı kanallar dendiğinde erotik kanal beklerken müzik kanalı çıkmasında güldürdü:D
İran sinemasına olan ilgim giderek artıyor. Her şeyiyle yine çok ama çok gerçekçi bir yapım. Hatta gerçekçi demek bu film için doğru değil. Doğrudan gerçekleri izlediğimiz bir yapım. Savaşın ortasına doğmuş çocuklar. Oyunları, okulları, o yaşta çalıştıkları işleri... Büsbütün bir savaş. Boş mermi kovanlarının içerisinde babasını arayan bir çocuk size ne ifade eder bilemiyorum ama benim içimde bir şeylerin yanıp kül olduğu bir andı. Peki ya mayın tarlalarında ellerini, ayaklarını kaybetmiş çocuklar ve yine de o tarlalara girip mayın toplamak zorunda olmaları? Ben ne desem bilemiyorum. Hele bir de oynayan çocukların gerçek mülteci çocuklar olduğunu öğrenince... O küçücük yaşlarda yaşadıkları tonla şeyi, nasıl bir psikolojiye sahip olduklarını tahmin bile edemeyiz. Anlatması da anlaması da zor. Etkisiyse çok uzun sürecek. Bence mutlaka izleyin.
bu filme neden bu kadar geç yorum atıyorum bilmiyorum. sanırım etkisinden çıkmayı beklemişim. o kadar uzun sürdü ki. sizin de öyle olacak biliyorum. çünkü bu film, gözümüzün gördüğünü gösterip, kulağımızın duyduğunu anlatıyor. hatta yaparken diyor ki :"işte gerçekler bu kadar acı. ve sen arkanı dönüyorsun. yapma!" izlerken kör, duyarken sağır olmamamız dileğiyle arkadaşlar..
Her savaşta, her felakette yine kaybeden çocuklar... Oyun oynamaları gereken yaşlarda, büyüklerin maşası olmuş halde 3 kuruş için mayın tarlalarında uzuvlarını hatta canları kaybeden yine onlar. İstismara uğrayan küçük bir kız, mayın toplarken iki kolundan olan abisi , gözleri görmeyen br bebek ve mayın toplayıcı çocuklara rehberlik eden büyüklerin rolünü üstlenmiş bir oğlan. Size anlatacakları çok şey var, aslında var olan ve de hiç bir zaman unutmamız gereken... Etkisini uzun süre benim gibi üzerinizde taşıyacaksınız eminim. Lütfen izleyin ve de izlettirin...
Ne denir ki şimdi? Onca güzelim çocuk yetişkinlerin aptalca kararlarının ve eylemlerinin mağduru oluyor. O çocukların mayınlarla silahlarla ne işi var! Kalem tutmaya elleri, koşup oynamaya bacakları bile yokken hem de. Yine de pek çok yetişkinden olgun ve sağlıklı düşünüyorlar. O kadar üzdü ki film beni, anca filmlerini, belgesellerini izleyip salya sümük ağlamakla yetindiğim için de kendime kızdırdı. Filmdeki çocukların gerçekten mülteci olduklarını bilerek izlediğim için kat kat etkili oldu. Neyse sabah yine iş güç, belki sinemaya falan gider moralimizi düzeltiriz(!). Hadi bay!
Filme dair notlarım şöyle;
Satellite yani uydu lakaplı karakter bana Deli emin hatırlatması yaptı. Satellite, Deli Emin kadar deli olmasada onun gibi akıllı ve oradaki gücünü zekasından alıyor şiddetten değil.
İlginç bir bilgi oyunculardan birisinin adı saddam hüseyin.
Oyuncular hakkında fotoğraf ya da bilgi bulmak neredeyse imkansız çünkü hiçbiri gerçekten oyuncu değiller ve hepsi gerçek savaşın sonuçlarına katlanan insanlar.
Son sahne biterken giren müzik bence filmin en güzel yerlerinden biriydi ağıt yakarcasına tüm hikayenin ardından konmuştu.
(sürpriz bozan) İlk sahne neden çocuğun atlamasıyla açıldı anlamadım bence gereksizdi.
Ayıplı kanallar dendiğinde erotik kanal beklerken müzik kanalı çıkmasında güldürdü:D