Bi garip distopik film. Distopik ama çok yakın bir gelecekte hatta şimdi ki zamanın alternatifi de olabilir. Baştan sona kadar gözünüzü kırpmadan izleyeceğiniz garanti ederim. Kullanılan Fransız ve İspanyol ağırlıklı müzikler de sizi atmosferin tam içine gönderiyor. Colin Farrel aşırı bir performans göstermemiş. Ortalama denilebilir. Konusu çok ilgi uyandırıcı. Sevginin soyutlaştırılmış ve despotlaşmış halini yansıtıyor. Sadece kendine uygun kişinin eş olacağını, bunun da sadece fiziksel farkındalıklarla belirlenmesi şart koşulmuş. Müthiş film izleyin. Not: Benim o evrende insan olarak yaşama ihtimalim güneşe döner tekme atma ihtimalinden daha düşük. O yüzden baştan hayvanımı seçiyorum. Dinozor :D son kararım.
Hayatımda izlediğim en tuhaf filmdi diyebilir. Artık hep aynı konularda sıkılan film severler için çok iyi bir seçim. Konusu çok özgün ve bütün detaylar ince ince düşünülmüş. İzlemeye değer bir film.
Filmde saçma bulduğum şey madem iki distopyaya da karşı çıkıp kaçabiliyorsunuz neden hala ortak bir özellik oluşturma isteği inatla devam ediyor. Kaçıp, şehre ulaşmışken neden bu ısrar anlamadım. Sonu daha güzel bitirilebilirdi kesinlikle yine ucu açık bir son olabilirdi o rahatsız etmedi ama daha farklı bir son hayal etmiştim.
dogtooth's la çıtasını yükseltmiş olan Yorgos Lanthimos lobster ile bu çıtanın hakkını verdiği, ilişkiler ve toplum başlığıyla sabahlara kadar konuşabileceğiniz bir başyapıt
İlişkilere ,yasadığımız topluma çok farklı bi bakış açısıyla ilginc senaryosuyla sıradısı bir filmdi her dakikasını dikkatli bir şekilde izledim.İnsan doğası gereği herseyden biraz tatmalı , yalnızlıgıda gelemez ama arada yalnızlığa ihtiyac duyar ana mesaj buydu bence.Uçlarda yaşanan hayatlar monoton sıkıcıdır ,ilişkilerin doğal olması gerekir , birini sevebilmek için onunla birebir aynı olmamız gerekmez onu oldugu gibi kabullenmemiz yeterli.Her insanın aynı sekilde yasaması beklenemez ve her insanın hayatta değişik zamanlarda değişik duygulara ihtiyacı vardır.Daha o kadar çok mesaj içeriyorki film bence kurgusu ,oyunculukları , müzikleri ortamı ve detaylarıyla gerçekten güzel bir yapım olmuş . Hayal ürünü bir dünyada geçmesine rağmen film coğu gerçekci filmden daha cok dünyamızı anlatıyor.
sistemlere karşıysanız ya da birey olmanın ne demek olduğunu biliyorsanız eğer filmi rahatsız edici bulabilirsiniz. bunun dışında aslında komik de bir film
Zaten var olan dünyayı bile bu güzellikte yansitamayan tonlarca film varken, hayal ürünü bir dünyanın kusursuza yakın anlatılması karşısında ağzım açık kaldı. Sonu dışında açıklığa kavuşmayan hiçbir sahnesi yoktu. Bu da kaliteli bir filmin daha geniş bir kitleyi etkileyeceği anlamına gelir. Normalde pek çok film marjinal olmak adına olabildiğine karmaşıktır. Bu sebeple keyifle izleyecek kişi sayısı çok azdır. Son sahnesinin havada kalmasi beni de rahatsız etmedi değil ama zaten sonuna kadar açıklaya açıklaya gitti ufacık bir soru işareti çok görülmemeli bu filme. Yine de sonuyla ilgili yürütülecek pek bir tahmin şansımız da yok saniyorum. Benim aklıma sadece iki seçenek geldi. İçerdiği mesajlardan fazlaca bahsedilmis zaten yorumlarda. Son olarak gecenin bu saatinde ben olsam hangi hayvan olmak isterdim sorusunu aklıma taktığı için bir iki puan kırdım kendisinden. Şaka bir yana izleyenler izlemeyenlere izletsin diyorum.
İlk yarısı iyi giderken ikinci yarısında ivme kaybeden bir film. İlk yarıda yakaladığı dozunda esprili yaklaşımı sonradan kaybettiği gibi sıkıcı bir hal almaya başlıyor. Özgün bir hikayeye böylelikle yazık edilmiş oluyor.
Kurgu, fikirler, oyunculuklar, mekanlar(ah hele o orman) çok başarılı. Hayvanlarla ilgili görüntüler beni de çok rahatsız etti (kaldı ki amaç rahatsız etmek o ayrı) ancak birbirlerine yaptıklarınndan daha acımasızca ve kötücül değil.. "bir şey hissetmediğin halde bir şey hissediyor gibi yapmak, bir şey hissettiğin halde bir şey hissetmiyor gibi yapmaktan daha zor"
Film gereği olsa da hayvanlara uygulanan şiddet hoşuma gitmedi. Güzel başlayıp kötü biten bir filmdi bana göre. Konu çok orijinaldi ama eksiklikler vardı
böyle de bir testi var meraklısına :)