Kuru Otlar öncesi tekrar bir Nuri Bilge geçişi yapmak istedim ve tabii ki ilk izlediğim oldu. Çıktığı sene sinemada seyrettiğim filmi aradan bunca yıl geçmiş olmasına rağmen her sahnesini hatırlayarak izlemem, Nbc'nin nasıl bir yönetmen olduğunu anlatır nitelikte sanıyorum. Ben ki geçen ay izlediğim şeyin çoğu sahnesini unuturum, mıh gibi işlenmiş zihnime.
Sakin bir tempoyla, sade ve yalın bir anlatıma sahip tam bir festival filmi. Anlatım tarzından dolayı herkes sevmeyebilir ancak oldukça güzel bir yapım oraya çıkmış. Güzeldi.
nuri bilge ceylan’dan izlediğim ilk film oldu bir zamanlar anadoluda. açılış sahnesinde rakı sofrasından kalkıp kameraya doğru gelen ve ilk olarak yere, daha sonra göğe bakan yaşar, son zamanlarda izlediğim filmlerin arasından kafamı kaldırıp bu inanılmaz işe bakmamı sağladı. özellikle gece vakti arabada yapılan manda yoğurdu sohbeti sırasında yavaş yavaş kenan’a odaklanan kamera açısına bayıldım. dialoglar, çekim açıları, arka plandaki ortam sesleri harika gerçekten.
taşradaki hayatı, taşra insanını işleyiş biçimini, otopsi teknisyeninden, jandarma komutanına mikro düzeyde karakter yapılandırmasına tek kelimeyle bayıldım. karakterlerle sanki bir anadolu panoraması kurulmuş.
hayatın yalnızca büyük şehirlerde değil (araba plakalarından kırıkkale olduğunu çıkardığım) taşrada da aktığını, insanımızın aynı büyük şehirlerde olduğu gibi nasıl küçük hesaplar peşinde koştuğunu ve bu küçük hesapların nasıl onların tüm dünyasını oluşturduğunu anlatmışlar.
Boğucu atmosferi diyalogların özenle seçilmiş olduğu bir sanat eseri olarak görüyorum bu filmi derinden vuruyor insanı film bitse bile üzerimde ki kasveti atamadım uzun bir süre..
Nuri Bilge Ceylan'nın görüntülerde ki özenli tavrını diyaloglar,oyunculuklar ve kurguya da aynı kusursuzlukla yansıttığı, tekrar tekrar izlemekten bıkmadığım müthiş film.Bozkır ancak bu kadar güzel sinemalaştırılabilirdi fikrimce,parçası olduğu coğrafyanın insanlarını ruhsal olarak nasıl boyadığı çok güzel yansıtılmış.
GÜZEL AMA BUNALTICI ÖZELLİĞİ DE OLABİLİR! O yüzden uygun bir atmosferde seyretmek lazım. Yoksa; oldukça gerçekçi, karakterleri çok iyi oynanmış, belgeselvari bir polisiye. O denli gerçekçi ki; doktorlar, emniyet mensupları, hakim savcılar falan seyretse, bu filmde mutlaka kendilerinden bir parça bulacaklardır.
yakın zamanda kış uykusunu izlediğimden dolayı sanırım bir zamanlar anadolu çok sıktı ..diyaloglar yine iyiydi ama kış uykusunun yanında o kadar kötü kaldı ki belkide bu yüzden beğenemedim ..
martin scorsese 'eğer film yapmak istiyorsanız, kendinize sormanız gereken ilk soru ''soyleyecek bir şeyim var mı'' der'. Nitekim eğer iyi bir yönetmene rastlarsanız bilin ki mutlaka anlatacak birşeyleri oluyor. Nuri Bilge Ceylan'ın izlemesi çok kolay filmler yaptığını idda etmiyorum ama mutlaka anlatacak birşeyleri var. Bu filmde olduğu gibi bir de anlatmak istediğini içten ve doğal dialoglar ile süsleyince film 'kurgu' değil de sanki aynı zaman diliminde bir yerlerde 'yaşanıyormuş' hissi veriyor. Bir Zamanlar Anadolu türkiyede sürekli mızmızlanan, mevcut durumundan sikayet eden ama bunu değiştirmek için aslında hiç bir harakette bulunmayan insanlarımıza yakın çekim almış gibi. Film boyu her karakter bir durumdan veya koşuldan rahatsızlığını dile getirmektedir. ancak bu şikayeti yaptığı kişi aslında konunun muhattabı bile değildir. çünkü konunun muhattabına bire bir sikayette bulunmak demek çözüm sürecine dahil olmak demektir. 'iş hallolsun da ben karışmayayım' isteriz. aslında kaotik sorunlar yumağı bir ülkede terapi niyetine alakasız insanlara yaptığımız şikayetler, mızmızlanmalar bizi toplum olarak ayakta tutuyor sanırım. izlenesi
Çıktığı sene sinemada seyrettiğim filmi aradan bunca yıl geçmiş olmasına rağmen her sahnesini hatırlayarak izlemem, Nbc'nin nasıl bir yönetmen olduğunu anlatır nitelikte sanıyorum.
Ben ki geçen ay izlediğim şeyin çoğu sahnesini unuturum, mıh gibi işlenmiş zihnime.
taşradaki hayatı, taşra insanını işleyiş biçimini, otopsi teknisyeninden, jandarma komutanına mikro düzeyde karakter yapılandırmasına tek kelimeyle bayıldım. karakterlerle sanki bir anadolu panoraması kurulmuş.
hayatın yalnızca büyük şehirlerde değil (araba plakalarından kırıkkale olduğunu çıkardığım) taşrada da aktığını, insanımızın aynı büyük şehirlerde olduğu gibi nasıl küçük hesaplar peşinde koştuğunu ve bu küçük hesapların nasıl onların tüm dünyasını oluşturduğunu anlatmışlar.
izlenesi