Spoiler sayılabilir---->>>. Öncelikle film çok güzeldi, her hangi bir anında sıkılmadım ve abartılmış hissi vermedi. Bende üzüntü hissi yaratmadı. Daha çok asabiyet ve isyan tepkileri oluşturdu. Cahil, vurdum duymaz, kabullenmiş, mücadele azmi bulunmayan, yaşadıkları ve yaşattıkları durumları algılayacak kadar farkındalığa ulaşamamış ve bu farkındalığa ulaşma çabası olmayan ebeveynler. Çocuk sahibi olmanın ehliyeti olmalı dedirttirdi. Ebeveynler ile tek hücreli canlılar aynı yaşam motivasyonuna sahip. Ye ve çoğal. Otomatik beyinlerin otomatik hayatları. Kendilerini hayvandan ayırt edebilecek her hangi bir özelliğe sahip değiller. Diğer yandan Zain. Film boyunca Zain'in çevresinde olanları fark edişini ve sahip olduğu imkanları daha iyiye götürme çabasını görüyoruz. Farkındalığa sahip ve gelişme çabası içinde. Mesela okul okumak istiyor çünkü okuyan çocukları görüyor, kardeşinin regl olduğunu farkediyor ve daha önce regl olup evden gönderilen bir daha dönmeyen birinden bahsediyor ve ailesinden sevgi görmediğini evden kaçtığında yanında kalıp çocuğuna baktığı kadının çocuğuna olan sevgisini görüyor eksikliğin boyutunu farkediyor, ailesinin kardeşi için bir şey yapmadığını öğrendiğinde çileden çıkıyor. Tabi kardeşinin ölümünden çok hastane masraflarını düşünen ebeveynlerde tepkiyi arttırıyor. Kendi yaşantısını biliyor ve annesinin hamile olduğunu öğrendiğinde kardeşi böyle yaşasın istemiyor. Bence Zain bir çocuk olarak fazla özelliğe sahip. Muhakeme yeteneği, özfarkındalık, sorumluluk, mücadele azmi, algı açıklığı, empati ve zeka. Bu özellikleri geliştiremeden ölenler vardır. Ki film onu da gösteriyor, ebeveynleri aracılığıyla. Bu kadar acımasız olmasa da bulunduğum coğrafya da böylesine kendi çıkmazlarını kabullenmiş insanlar var. Genelde her birimiz bize verileni kabulleniyor, daha fazlası olma isteğimiz bulunmuyor. Bana kalırsa insanlar daha iyiyi görmüyor çünkü kendi vasat hayatlarının, en güzeli ya da en yüksek potansiyelli hayat olduğundan emin. Zain'in yaşadıklarına üzülmek yerine kendi yaşadıklarımıza odaklanmalıyız. Filmin anlatmak istediği de bu olmalı. Zain'i Zain kurtarıyor yavaş yavaş, sende kedini kurtar demek istiyor. Filmi faydalı ve izlenmesi gerektiğini düşünüyorum..
Hayatı en alt kattan yaşayanları ve o dünyadaki bir çocuğu ana karakteri yapan bir film. Cehaletin, geri kalmışlığın ve elde olmayan başka sebeplerin insan hayatını nerelere götürdüğünün bir göstergesi film. Yönetmen Ladine Nabaki'yi çok beğendim gerçekten görsel olarak da etkileyici sahneler mevcuttu fakat asıl sözünü etmemiz gereken çocuk oyuncumuzun performansıydı diyebilirim. Çok başarılı iş çıkarmış gerçekten. Temposu düşük fakat dramı fazla bir film. 7,8/10
Ne film ama... Etkilenmemek ne mumkun... Zain karakteri bize bircok sey anlatiyor. Bir cocugun gozunden degil, hayatin icinden, derinden, aci gerceklerin bilincinde olan birinin bakislarindan seyrettik filmi. Ben Zain'in gozlerini unutamayacagim cunku o ofke ve huzun icime isledi. Bu yasta boylesi bir oyunculuk takdir edilesi. İzledigim en iyi dram filmlerinden biri oldu. Bilincsiz anne babalarin gerceklerini gozler onune seren bir yapim. Keske dedigi gibi olsa Zain'in, "Cocuk yetistiremeyen yetiskinlerin cocuk yapmasini istemiyorum" masumiyeti, olgunlugu, ofkesi ile Zain bize bircok aci durumu hatirlatti. Mutlaka izlemenizi tavsiye ederim. Son sahnedeki gulumsemede kaldi aklim. Onu yalnizca fotograf cekilirken gulumsedigini gorduk... Ah Zain...
Bu nasıl filmdir, bu nasıl oyunculuktur. Helal olsun gerçekten. Zain'in oyunculuğu, içten bakışı, verdiği mesajlar mükemmel.. Çok doğal içten bir çekim. İnsan kendisini filmdeymiş gibi hissediyor.
Her şeyden önce Zain.. O nasıl bir oyunculuktur, o gözler o bakışlar.. Her cümlesi içime damladı.. Film değil de sanki birinin videoya aldığı bir hayatı izledim.. Sözün bittiği, duyguların konuştuğu bir film.. Lütfen izleyin ama yalnızca gözünüzle değil kalbinizle de..
Nasıl bi dünya bu dedirten yer yer dünyanın adaletine yer yer insanların örfüne adetine sövüp çokça düşünceler arasında savrulacağınız öte yandan küçük Zain in büyük oyunculuğunu çocukluğunu yaşayamayan çocukların yolculuğunu izleyeceğiniz bir şahene sinema eseridir.Zain in güldüğünü yalnız fotograf cekilirken görmek çok acıtır.Israrla izleyiniz...
Anlatılanlar içinde yaşadığımız dünyanın başlıca sorunları ve bu konuları sadece bir kaç satırla ifade edemezsin aslında ama benim bu filmi anlatacak güçlü ve süslü cümlelerim yok maalesef..Sadece yoksulluk, çaresizlik ve şiddet içinde büyüyen Zain gibi dünyada ne çok çocuk var. Bu gerçeği filmle tekrar hatırlamak yeterince acıttı ve etkisini uzun zaman boyunca hissedeceğim. Bunları söyleyebilirim..
Nadine Labaki, sen nasıl bir müthiş kadınsın... İçim duygularım, ciğerim yanıyor şu anda.. Aldığı ve alacağı ödülleri sonuna kadar hak eden müthiş bir film! Film değil de gözümün önünde yaşanıyormuşcasına izledim.
Heidegger'in dasein, dünyaya fırlatılmışlık üzerine düşünceleri aklıma geldi. Kimse ailesini seçemez ama sonrasında arkadaşlarını, yaşayacağı hayatı kendisi yön verebilir, seçimleri yapabilir diye düşünürüz. Zain, seçimleri yaşadığı çukurdan kurtulma çabası, kardeşine anne ve babasının göstermesi gereken ilgiyi, doğru, yanlışı ona öğretmesi, Sahar'ın ellerinden kayıp gidişi, ağlayışı, küçücük başıyla dokunduğu başka yüreklere iyi gelmesi o kadar etkileyiciydi ki...
Daha çok asabiyet ve isyan tepkileri oluşturdu. Cahil, vurdum duymaz, kabullenmiş, mücadele azmi bulunmayan, yaşadıkları ve yaşattıkları durumları
algılayacak kadar farkındalığa ulaşamamış ve bu farkındalığa ulaşma çabası olmayan ebeveynler. Çocuk sahibi olmanın ehliyeti olmalı dedirttirdi.
Ebeveynler ile tek hücreli canlılar aynı yaşam motivasyonuna sahip. Ye ve çoğal. Otomatik beyinlerin otomatik hayatları. Kendilerini hayvandan ayırt
edebilecek her hangi bir özelliğe sahip değiller. Diğer yandan Zain. Film boyunca Zain'in çevresinde olanları fark edişini ve sahip olduğu imkanları
daha iyiye götürme çabasını görüyoruz. Farkındalığa sahip ve gelişme çabası içinde. Mesela okul okumak istiyor çünkü okuyan çocukları görüyor,
kardeşinin regl olduğunu farkediyor ve daha önce regl olup evden gönderilen bir daha dönmeyen birinden bahsediyor ve
ailesinden sevgi görmediğini evden kaçtığında yanında kalıp çocuğuna baktığı kadının çocuğuna olan sevgisini görüyor eksikliğin boyutunu farkediyor,
ailesinin kardeşi için bir şey yapmadığını öğrendiğinde çileden çıkıyor. Tabi kardeşinin ölümünden çok hastane masraflarını düşünen
ebeveynlerde tepkiyi arttırıyor. Kendi yaşantısını biliyor ve annesinin hamile olduğunu öğrendiğinde kardeşi böyle yaşasın istemiyor. Bence Zain bir
çocuk olarak fazla özelliğe sahip. Muhakeme yeteneği, özfarkındalık, sorumluluk, mücadele azmi, algı açıklığı, empati ve zeka. Bu özellikleri
geliştiremeden ölenler vardır. Ki film onu da gösteriyor, ebeveynleri aracılığıyla. Bu kadar acımasız olmasa da bulunduğum coğrafya da böylesine
kendi çıkmazlarını kabullenmiş insanlar var. Genelde her birimiz bize verileni kabulleniyor, daha fazlası olma isteğimiz bulunmuyor. Bana kalırsa insanlar
daha iyiyi görmüyor çünkü kendi vasat hayatlarının, en güzeli ya da en yüksek potansiyelli hayat olduğundan emin. Zain'in yaşadıklarına üzülmek yerine
kendi yaşadıklarımıza odaklanmalıyız. Filmin anlatmak istediği de bu olmalı. Zain'i Zain kurtarıyor yavaş yavaş, sende kedini kurtar demek istiyor. Filmi
faydalı ve izlenmesi gerektiğini düşünüyorum..