Casablanca (1942)

Savaşın tam da ortasında çekilmiş, Nazi Almanyası'nı eleştiren, zamanın ruhunu yakalayan, hem siyasal mesajlar barındıran hem duygu seli yaşatan aşk filmi. Muhteşem bir meta film. Bu kadar ses getirmesine şaşmamalı. Hele başrol kadın oyuncumuz... Sanırım Ingrid Bergman'ı tanımlayacak en iyi kelime 'asil' olurdu.

2021 yılında bile hiç sıkmadan, sürükleyici bir şekilde kendini izlettiriyor olması bile ne kadar başarılı olduğunun kanıtıdır. Şu anda konusu ve olayları çok yetersiz gelse de yapıldığı yıl itibariyle tüm bu yetersiz algımızı oluşturan yapımların ortaya çıkmasının atası bu film diyebiliriz, yani klişeleri klişe yapan film :) o yüzden anlaşılır ve alkışlanır

Film sıradan, boş gözlerle izlenirse "eh işte, film yani" dersiniz. Ama filmdeki karakterlerin neleri temsil ettiğini anladığınızda, her sahnenin ne anlamlar taşıdığını gördüğünüzde o zaman ne olduğunu anlayacaksınız.

Rick'in "kimse için kendimi tehlikeye atamam" repliği aslında amerika'nın tarafsızlığını, ayrıca bar'da her görüşten insanın yer alması da amerika'yı temsil etmekte. Ayrıca Viktor'un zaferi (İngilizcedeki Victory kelimesi), Ilsa'nın bir türlü Rick'ten kopamaması ama kendi başına da kararlar vermek istemesi ve Victor ile yola devam etmsei de Avrupa'nın Amerika'nın güdümünden çıkıp kendi yolunu çizmesinin Fransa'nın bağımsızlığına bağlı olduğunu temsil etmektedir. Bu gibi durumları fark ettiğinizde film bambaşka anlam kazanacak sizin için.

Show spoiler

Ufak bir uyarı; filmin geçtiği dönemi ve Casablanca'nın politik konumunu biliyor olmanız gerekiyor. Kısacası anlatılması gerekirse 1907'de Fransa, Fas'ın Casablanca bölgesini işgal ediyor. Daha sonra Almanların Paris kuşatması sırasında yurtlarından kaçan ya da sınır dışı edilen insanlar Casablanca'ya yerleşiyor ancak Almanlar Fransız sömürgesi diyerekten Casablanca'ya da kafayı takıyorlar ve filmimiz tam bu durumda geçiyor. Aslında basit bir aşk üçgeni gibi görünse de asıl anlatılmak istenen şey Fransa'da en katı şekilde beliren milliyetçilik duygusunun yani memleket aşkının, insanlara duyulan aşktan daha vurucu ve güçlü oluşu ve Fransızların milliyetçi/direnişçi yanlarını ne kadar Alman yönetimi altında olsalar da unutamadıkları. Polis şefi Renault'un Fransız olduğu ve General Strasser'in Alman olduğunu anlayarak izlemek gerekiyor ki politik espriler daha net anlaşılsın. Savaş koşullarının sadece Fransa'yı değil Dünyanın çoğu bölgesini etkilediğini anlatan sahneler de oldukça etkileyici, gerilimi bol olmasa da dramatik yapısı kendini izletiyor. Özellikle farklı milletlerden insanların koyulması ve herkesin kendi kültürüne göre yaşamaya çalışması etkileyici çünkü bu ait oldukları yerden kopamadıklarını gösteriyor. Ve sevgilimin bile bilmediği bir şey var ki; yaşanamayan ya da yarım kalmış aşklarım için zaman zaman ağlarım.. Buna benzer bir hissiyatı çok iyi veriyor film. Yani bütün bunları düşünerek izlemenizi öneriyorum.

Daha önce izleyip beğenmemiş ama muhakkak sorun bendedir diyip sonra tekrar izlerim demiştim :) Haklı da çıktım. Muazzam bir film diyemem puanı kadar ama olukça güzel bir aşk filmi gerçekten. 7,5/10

Film özellikle çekildiği yılda düşünüldüğü zaman gerçekten başarılı bir film. Fakat ben özellikle imdb' deki yerinin (30.sırada) oldukça fazla abartıldığını düşünüyorum.Film ABD propagandasını aşk ve özgürlük düşüncesiyle harmanlayarak sunuyor. ABD propagandasının çok fazla olduğunu söyleyen arkadaşlara bu filmin Hitler' in yaptırmış olduğu Almanya propaganda filmi Titanic' e karşılık ABD' nin yapmış olduğu bir propaganda filmi olduğunu söylemede fayda var, yani zaten amaç buymuş ve amaçlarına da gayet iyi hizmet etmiş. İzlenebilir.

imdb deki yerinden dolayı izledim fakat beğenemedim. Başından sonuna da hiç sarmadı. Hiç kötü yorumda görmediğim için bir gün tekrar izlemeyi düşünüyorum ama çok şey değişeceğini sanmam.

gerçek sinemaseverlerin izlemesinin elzem olduğu yapım. aksiyon ve pop sinemaseverlerinin ise uzak durması gereken yapım ki 42 yılında çekildiğini gördüklerinde hemen dağılacaklardır zaten

Efsane...

gelmiş geçmiş en iyi filmlerden biri . Kült filmler listesinin üst sıralarındaki bu yapımı tüm sinemaseverler izlemeli.

Gelmiş geçmiş en iyi aşk filmi denebilir mi? Bence denebilir..

İkinci dünya savaşında çok direnişli örgütün lideri Victor Lazlow Alman konsantrsayonu kampından kaçarak Casablanca'ya gelir.Amacı Lizbon'a oradanda ABD'ye iltica etmektir.Fakat bütün umutları şans eseri Casablanca'nın en meşhur gece kulübünün sahibi olan Rick'e bağlamıştır.Rick kaçış için gerekli olan pasaportlara sahib olan tek kişidir.Öte yandan Ricky'in Victor'un yakalanması yada öldürülmesi için gerekli nedeni vardır.Victor'un karısı Ilsa Ricky bir zamanlar kendisini terk ettiğine inandığı ve kalbinin derinliklerine gömdüğü büyük aşkıdır