Hani soğuktan sıcağa girersiniz de beden uyuşukluğunu atar ya mayışırsınız, rahatlarsınız... Ha işte finalde öyle bi rahatladım ki çünkü film boyunca kas katı olmuşum gerçeği ararken :D Oyuncular bir yana kurgu tam bir efsane hiç bir açık kapı kalmadan huzur içinde bitirdim. Perfecto... ^^
Bu film için ne desem ne desem... Müthiştii!! Çok çok beğendim. Çok değişik bir kurgusu var. İlk dakikalardan itibaren film içine çekiyor ve müthişşş!!
vay bee ne filmdi ama.. muhteşem bir film.. ispanyol filmleri gizem ve ters köşe yapma konusunda gerçekten çok çok başarılı.. harika bir filmdi.. puanım : 8.7
dedektiflik romanlarinin altin cagi olarak bilinen bir donem vardir. agatha christie, g.k. chesterton ve dorothy l. sayers gibi yazarlar on plandadir. birinci dunya savasi ile ikinci dunya savasi arasinda kalan donemde gecer genelde hikayeler, yani 1920'li ve 1939'lu yillari kapsar. bilmedigim bir nedenden oturu cok severim o donemi bahsi gecen dedektiflik hikayelerinin en gizemli konusu da 'locked room' yani kilitli oda olarak bilinen alt janridir. wilkie collins meshur the moonstone eserini 1868 yilinda yazsa da, gaston leroux'un 1908 tarihli the mystery of the yellow room hikayesi ile basladigi kabul edilir genelde. the judas window, murders in the rue morgue ya da murder in mesopotamia bu turun basyapitlaridir. bu kadar uzun girizgahin nedeni de su; bu film de kilitli bir odada islenmis bir cinayet ile basliyor. senaryo ilerledikce, an inspector calls misali konu cok farkli bir bicimde dallanip budaklansa da, sirf bu janri icerdigi icin filmi daha ilk andan itibaren buyuk bir zevkle izlemeye basladim sahsen ve dakikalar ilerledikce bir an bile sikilmadim. izlerken, bulundugum yerde bir de yagmur yagiyordu. daha ne isteyebilirim ki. bilemiyorum, belki bu janri asiri sevdigimden oturu hale etkisi olabilir ama uzun zamandir bir filmi boylesine buyuk bir merak duygusu ile izlememistim. bir sure once cui mian da shi filmini izlerken, yakin bir zamanda da get out filminin ilk yarisini izlerken benzer bir heyecan yasamistim. ama bana gore bu film onlarin kalibresinin cok ustunde. tam anlamiyla sakli bir cevher. senaryoda hatalar varsa eger, onlarin bile farkina varmadim. o derece. zaten soz konusu ispanyol ya da guney kore sinemasi olunca, hayal kirikligi yasamaniz genelde zor oluyor. senaryo yazma konusunda cok farkli bir yetenekleri var. mesela basarili bir film olmasa da, gecenlerde izledigim secuestro filminin bile senaryosuna sapka cikarmistim. zaten bu acidan en sevdigim filmler hep ispanyol dilinden; relatos salvajes, los cronocrimenes, mientras duermes, el cuerpo, el orfanato, la isla minima, musaranas ve bilhassa palabras encadenadas. ilgi duyanlara mini bir rehber olsun nacizane. cok gereksiz yere uzatmis olabilirim. ama sadece 'harika bir film. kesin izleyin!' demeye icim elvermedi. zevkime hitap eden boyle filmleri gorunce, dilimin olmasa bile klavyemin olcusu kacabiliyor iste.
Kitap gibi bir yapım. Filmi izlerken bir kitabı okur gibi hissettim. Bunu kötü bir eleştiri olarak söylemiyorum aksine sürükleyiciliği ve merak uyandırmasıyla elinizdeki bir kitabı hemen bitirmeniz gibiydi. Her bir sahne geçişinde kitabın yapraklarını çeviriyormuş gibi hissettim. Her şey sırayla ve bir düzen içinde verilmişti. Sevdim. El Cuerpo filminden daha başarılı buldum hatta. Ancak bazı noktalardaki inandırıcılık zayıftı ve ben olayı biraz erken çözünce şaşırtıcılığı da biraz altta kalmış oldu benim için. Gizem gerilim türü film sevenlere kesinlikle tavsiye olunur. 7.5/10
VUUUUUUUUW çok dehşetti yaaa :)) İzlediğim en harika kurgulu filmlerden biri...Yani zekilik abidesi ..Ustam sen yapmışsın beee :)Hakikaten Amerikan filmleri şöyle bi dursun yani arkadaş bunlarda da ne cevherler var yaaa :) BİZE BUNLARLA GELİN :D
ama yine de çok başarılı bir film. Oyuncuların da hiçbirini tanımıyorum hepsi gayet başarılıydı. İzlemediyseniz önce bunu sonra El Cuerpo filmini izleyin. Bu bi tık altındaydı çünkü.
izleyin
bahsi gecen dedektiflik hikayelerinin en gizemli konusu da 'locked room' yani kilitli oda olarak bilinen alt janridir. wilkie collins meshur the moonstone eserini 1868 yilinda yazsa da, gaston leroux'un 1908 tarihli the mystery of the yellow room hikayesi ile basladigi kabul edilir genelde. the judas window, murders in the rue morgue ya da murder in mesopotamia bu turun basyapitlaridir.
bu kadar uzun girizgahin nedeni de su; bu film de kilitli bir odada islenmis bir cinayet ile basliyor. senaryo ilerledikce, an inspector calls misali konu cok farkli bir bicimde dallanip budaklansa da, sirf bu janri icerdigi icin filmi daha ilk andan itibaren buyuk bir zevkle izlemeye basladim sahsen ve dakikalar ilerledikce bir an bile sikilmadim. izlerken, bulundugum yerde bir de yagmur yagiyordu. daha ne isteyebilirim ki.
bilemiyorum, belki bu janri asiri sevdigimden oturu hale etkisi olabilir ama uzun zamandir bir filmi boylesine buyuk bir merak duygusu ile izlememistim. bir sure once cui mian da shi filmini izlerken, yakin bir zamanda da get out filminin ilk yarisini izlerken benzer bir heyecan yasamistim. ama bana gore bu film onlarin kalibresinin cok ustunde. tam anlamiyla sakli bir cevher. senaryoda hatalar varsa eger, onlarin bile farkina varmadim. o derece.
zaten soz konusu ispanyol ya da guney kore sinemasi olunca, hayal kirikligi yasamaniz genelde zor oluyor. senaryo yazma konusunda cok farkli bir yetenekleri var. mesela basarili bir film olmasa da, gecenlerde izledigim secuestro filminin bile senaryosuna sapka cikarmistim. zaten bu acidan en sevdigim filmler hep ispanyol dilinden; relatos salvajes, los cronocrimenes, mientras duermes, el cuerpo, el orfanato, la isla minima, musaranas ve bilhassa palabras encadenadas. ilgi duyanlara mini bir rehber olsun nacizane.
cok gereksiz yere uzatmis olabilirim. ama sadece 'harika bir film. kesin izleyin!' demeye icim elvermedi. zevkime hitap eden boyle filmleri gorunce, dilimin olmasa bile klavyemin olcusu kacabiliyor iste.