Peki neden Gülün Adı ? Nesnelerin yitip gideceği ve yalnızca adların kalacağı düşüncesinden gelmekteymiş . Orta çağ kilisesindeki tüm kompleks yapıyı ve ilim düşmanlığını (O efsane labirent kütüphane sahneleri beni benden aldı resmen ) tüm gerçekliğiyle seyirciye sunan şahane bi film .Son sahnesi biraz içimi burktu ,hüzünlendirdi. Kitabını okumam için tavsiye edilmişti ama önce filminden başladım belki hata ettim bilemiyorum ama yine de iyi ki izlemişim ,hoş bi film :)
ESKİ DİYE SIKILMAZSANIZ 10 NUMARA Çok sürükleyici, her karesi zekice işlenmiş, Sean Connery nin yine muhteşem, yine karizmatik olduğu bir film. Günümüze hitap eder mi? tartışılır. Ancak kitabını okuduysanız zevk vermeyecektir. Yoksa eskiliğine aldırmayacaklara şiddetle tavsiye edilir.
nispeten başarılı bir uyarlama sayılsa da kitabını tavsiye ederim, zira roman sadece dedektiflik temeline oturtulacak kadar basit değil. olay akışında da birkaç değiştirme olmuş ama sanırım bu kadar derin (ve kalın) bir kitabı senaryoya uyarlamanın zorluğundan kaynaklanıyor. izlerseniz vakit kaybetmezsiniz kısacası, romanı okursanız çok şey kazanırsınız :)
çocukken izlediğim ama bir türlü unutamadığım film. izleyeli on yıl rahat olmuştur ama filmin o kasvetli ve yoğun havası hala dimağımda. fırsatını bulduğumda tekrar izleyeceğim.
Gülün Adı, İtalyan yazar Umberto Eco'nun aynı isimli romanının sinemaya uyarlanan filmi. Yönetmenliğini Jean-Jacques Annaud'un üstlendiği film, İtalya, Fransa, Almanya ortak yapımı (1986). Film, roman kadar geniş yankı yapmasa da, kitaba olan ilgiyi artırmış, Baskerwille'li rahip William rolünde Sean Connery'yi görmek, izleyiciyi ayrıca memnun etti. Senaryo romana sadık bir şekilde uzun diyaloglardan, betimlemelerden uzak, cinayetler, bilgiye olan tutku, ihtiraslar üzerine kurulmuştur. Film genelde başarılı bulunmuş, romana gelen aşırı yorumların tersine başarılı bir uyarlama yönünde olmuştu. Konusu Orta Çağ İtalyası'nda geçen film, biri diğerinden ilginç karakterlerle, manastırın, romandaki o ilginç atmosferini izleyiciye iyi yansıtmaktadır. Wikipedi.
“Bir düşünelim hele, güzelin kendisini, sade, saf, katıksız, insan teninin, renklerin ve daha bir sürü müzahrefatın kirine buluşmamış güzeli, kendi olduğu gibi görebilen, formunun biricikliği içinde temaşa edebilen bir insan neler duyar acaba? (…) Diyorum ki, insan doğasını bu nimete kavuşturabilmek için Aşktan daha iyi bir yardımcı zor bulunur.”
Filmi 10 üzerinden 3
Platon “Şölen”