Marshall (2017)

Güzel filmdi. İlk 20 dakikadan sonra iyice ilgi çekici olmaya başladı. Ve izlerken dedim ki, böyle biraz enteresan olan her davanın konusu iyi bir yapımcıyla güzel bir filme dönüşebilir.

Thurgoos Marshall adlı ilk Afro-American Yargıcın gerçek hikayesine dayanan son derece özel bir film. Marshall, Renkli Kişilerin Gelişimi Ulusal Birliği isimli kuruluşa katılmış ve ırklarından dolayı hatalı suçlanan insanları savunarak çok büyük ses getirmiş bir avukattır. Yine birgün tanınmış, saygın bir kadına cinsel saldırı ve cinayet girişiminde bulunduğu iddia edilen siyahi bir şoförü savunmak adına yollara koyulur. Gittiği eyalette Yahudi bir avukat olan Sam Friedman mahkemede Marshall ın avukatlık yapabilmesi için referans olacaktır. Ancak planlamadıkları bir şey olur ve hakim başka bir eyaletten gelen avukatın davaya bakmasını reddeder ancak savunmaya katılmasına izin verir. Durum böyle olunca da savunma avukatlığı görevi ister istemez Friedman a kalır. Ceza davaları konusunda tamamen tecrübesiz olan bu avukat artık duruşmalarda Marshall ın sesi olacaktır. Filmin akışı muhteşem. Davanın ilerleyişiyle filmin içine çekiliyorsunuz resmen. Bir yandan davayı takip ederken bir yandan da ırkçılıkla birlikte körüklenmiş nefrete şahitlik ediyorsunuz. Filmin akışı içerisinde geçmişe giderek olayların canlandırma misali izleyiciye yansıtılması da bence güzel olmuş. Olayı iki farklı açıdan izleyerek siz de yargılamaya dahil olup bir karar vermeye çalışıyorsunuz ister istemez. Bu da benim açımdan filme bir artı daha kattı. Bunlara ek olarak dönem filmi özelliği de taşıyan bir yapım. Kostümler, mekanlar, araçlar ve filmin akışı içerisinde ufak da olsa değinilen İkinci Dünya Savaşı dönemin bütün atmosferini izleyiciye fazlasıyla hissettiriyor. Oyunculuklara bakacak olursak genel itibariyle başarılıydı. Chadwick Boseman gayet başarılı bir performans sergilemiş. Marshall ın kararlılığı ve mücadeleci ruhunu çok iyi yansıtmış. Josh Gad ın ise en başlardaki temkinli ve telaşlı tavırlarını beğendim. Ek olarak mahkemede, hiç çalışmadığı bir alanda adım adım gelişim sürecini izlemek de zevkliydi. Bence o da iyi iş çıkarmış. Filmin This is Us hayranlarına bir sürpirizi var. Sterling K. Brown namı diğer Randall’ımızı bu filmde sanık koltuğunda görüyoruz. Tabiki de her zamanki gibi başarılıydı. Tabi ben kendisini Randall olarak izlemeyi tercih ederim. Son olarak filmin müziğine hayran kaldım, şimdiden defalarca kez dinledim. Sanırım eskitene kadar dinlemeye devam edicem. Özetle güzel mesajlar barındıran, kaliteli bir yapım. İzlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Şimdiden iyi seyirler :)