hissettirdikleri nedeniyle pek objektif olamasam da sinir bozan başarılı bir film. aşkın salak hali. her şeyi görüp bunları yaşamak, tam bir akıl tutulması. "hasta olan o ama ilaçları sen kullanıyorsun" cümlesini kuran kardeşi aslında üçüncü göz görevini kusursuz yerine getirdi ama dediğim gibi mevzu aşkın salak hali olunca... bir de finali ekstra gıcık etti.
Yaşam boyunca hissettiğin , tattığın, çektiğin aşk,sevgi duygularının geçiş evreleri , bir türlü aynı anda o duyguyu yakalayamama ve acı.. saf , katıksız acı.... Hayatın gerçeği yani... Marriage story , La La Land tarzı ... tabii bu onlardan önceymiş. Amaaann bırak imkansız olsun İnceldiği yerden kopsuunnn Ne senin yüzün güldü, Ne içime sindi... Olmayınca olmuyorrr... Yalnızlar treni iyi anlatır bu filmi... :-) Benim puan10/8
Masalsı isminin altında yatan hayatın gerçekleri alt metniyle izleyebileceğiniz, bir ilişkinin neredeyse her sürecine şahit olup, bu süreçteki tüm duyguları izleyiciye yaşatan, müthiş oyunculuklarla dolu oldukça başarılı bir film.Tony karekterinin hem fiziksel hem de ruhsal iyileşmesine tanık olurken adeta yenilenmiş gibi hissediyor insan. Bu karakteri oynamayıp adeta yaşayan Emmanuelle Bercot ise ayakta alkışlanacak mükemmel bir performans sergilemiş. Filmde geçen ve her insanın hayatının her anında hatırlaması gereken bu repliği de paylaşmadan geçemeyeceğim: "Psikolojik tacize ne demeli ? Onun bir yumruk kadar acı vermediğini mi sanıyorsun."
ikili ilişkilerde duygusal manipülasyona örnek olan bir film. uzun soluklu, yer yer sürükleyici, yer yer durağan ilerleyen bir film. şahsım adına çok beğendim.
ne senle oluyor ne de sensiz temelli bir ilişkinin hikayesini el alıyoruz. kadın karakter, aşık olan ve gerçekten seven taraf olduğu için terk edilip tekrar dönülebilen bir liman erkek için. erkek karakter ise onca bencilce davranışına rağmen sürekli affedilen, olduğu gibi kabul gören bir liman. kadın erkeği bir türlü hayatından çıkaramıyor. çünkü sınırlarını çizmiyor, çizemiyor. sınır çizen taraf sadece erkek olduğu için, kadın sürükleniyor, nereye sürüklendiğini bilmeden. umurunda olan şey sadece mutluluk. kadın, adama bir tek yerde sınır çizmeye çalışıyor.
film boyunca kadının aşkı giydiği kırmızı giysilerle sembolize edilmiş. erkek ise karanlık ve belirsiz taraf olduğu için film boyunca sadece siyah giysiler giymiş. enteresan bir sahne vardı bu renklerle ilgili. kadın doğumun başladığını anladığı sahnede erkek zorla siyah renkte bir şeyler giydirmeye çalışıyor. kadın ise yakıştıramıyor kendini erkeğin tarafına geçmeyi.
Harika filmlerden bir tane daha.Psikolojik film türünün en güzellerinden.Karakterlerin oyunculuğu,hayat dersi niteliğindeki senaryosu..Tüm hataları,bıraktığı yaraları hatırlamak bile ne acıymış,Emmanuelle Bercot un oyunculuğu sayesinde seyirciye hissettiriyor,kendimizi onun yerine koydurarak izlememizi sağlıyor,muhteşemdi.Çok önce izlemiştim,bugün tekrar izledim ve Vincent Cassel ın ve Emmanuelle Bercot un filmi tepelere çıkaran oyunculuğuna bir kez daha şahit oldum.Türü sevmiyorsanız eziyet olur sıkıcı gelir,ama psikolojik filmler seviyorsanız en iyilerden,pişman olmazsınız ertelemeyin:))
afişe bakıpta alışılagelmiş bi aşk filmi sanıp aldanmayın. özellikle Emmanuelle Bercot'un etkileyici ve vurucu performansıyla çok çok beğendiğim bir psikolojik şiddet filmi. bi kere çok gerçekti o yüzden uzunluğuna rağmen sizi hemen kendine bağlayıp akıp gidiyor film. aşkın içindeki çıkmazları, ne seninle ne sensiz misali yaşanan gelgitleri, gitmek mi zor kalmak mı zor çelişkisini ve tüm bunların kişiye yaptığı tahribatı çok güzel yansıtmış. dizindeki sakatlık ile ruhundaki yıpranmanın iyileşme aşamaları arasındaki bağ da ayrıca hoşuma gitti. psikolojik film sevenlere tavsiyedir.
Aşkın masalsı olmayan, bazen acıtan, bazen de anlamsızca mutlu eden hali. Birini seviyorsunuz, o kişinin ruh eşiniz olduğuna inanıyorsunuz ama bir bakıyorsunuz ki işler o kadar da kolay değil. Hele ki bu ruh eşi büyüsüne kapılıp hayatlarını birleştirenler için çok daha zor. Film çok güzeldi, oyunculuklar da ona keza. Aşka bir de bu açıdan bakmanızı tavsiye ederim, belki de sizi anlatıyordur.
aşkın salak hali. her şeyi görüp bunları yaşamak, tam bir akıl tutulması. "hasta olan o ama ilaçları sen kullanıyorsun" cümlesini kuran kardeşi aslında üçüncü göz görevini kusursuz yerine getirdi ama dediğim gibi mevzu aşkın salak hali olunca...
bir de finali ekstra gıcık etti.
Marriage story , La La Land tarzı ... tabii bu onlardan önceymiş.
Amaaann bırak imkansız olsun
İnceldiği yerden kopsuunnn
Ne senin yüzün güldü, Ne içime sindi...
Olmayınca olmuyorrr...
Yalnızlar treni iyi anlatır bu filmi... :-)
Benim puan10/8
"Psikolojik tacize ne demeli ? Onun bir yumruk kadar acı vermediğini mi sanıyorsun."
ne senle oluyor ne de sensiz temelli bir ilişkinin hikayesini el alıyoruz. kadın karakter, aşık olan ve gerçekten seven taraf olduğu için terk edilip tekrar dönülebilen bir liman erkek için. erkek karakter ise onca bencilce davranışına rağmen sürekli affedilen, olduğu gibi kabul gören bir liman. kadın erkeği bir türlü hayatından çıkaramıyor. çünkü sınırlarını çizmiyor, çizemiyor. sınır çizen taraf sadece erkek olduğu için, kadın sürükleniyor, nereye sürüklendiğini bilmeden. umurunda olan şey sadece mutluluk. kadın, adama bir tek yerde sınır çizmeye çalışıyor.