Filmi Wes Anderson yerine ben yapmış olsam yemediğim küfür kalmazdı. Oyuncular ünlü yönetmenin bu deneysel filminde rol almak için sıraya girmiş adeta. Sonuç yine de kötü ama. Anderson ile ilgili sevdiğim tek şey her yeri rengarenk bir hale getirmesi.
yani sevilen özgün bir tarzı olmasına fazla güvenmiş sanki. üstüne böylesine sağlam bir oyuncu kadrosu toparlayabilmek güç zehirlenmesine çevirmiş gibi olayı. hikaye fazlaca göz ardı edilmiş. öyle olunca da pek bir film gibi olmamış bence. yazık olmuş.
Herşey uzun yıllar ayakta kalan bir dergiye veda yazısı için aslında.. Seyircisini tatlı bir evrene sokan Wes; basılı yayının güzelliğini, eşsizliğini vurgulamak istemiş. Görsel içeriğiyle bilhassa janjanlı renk paletleriyle, uçuk karakterleriyle kimsenin eline su dökümeyeceği bir iş çıkarmış. Ancak hikâye anlatımı adına aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Hikâyeler arasındaki geçişler çok hızlı. Takip etmek, bağlamak zaman zaman güç oldu benim için. Yine de gazete tadında sunulan, nostalji kokan bir yapım izlediğim için mutluyum.
Benim için büyük hayal kırıklığı. Geçenlerde Pegasus hava yolları dergisinde Wes Anderson’un tren tasarımı haberini okumuştum. Sanırım Wes Anderson kurgu içinde çok beğendiğimiz görüntü şaheserlerini bu vizyona kaydırmaya karar vermiş bu film bunu düşündürttü bana. Hikaye yok aadece görsel var. Çok üzgünüm.
Yine bire bir yönetmenini yansıtan bir film olmuş. Sessiz bir şekilde sahneleri izlesem ya da bir kaç sahne ve kostüm tasarımı gösterilse ve ya görmeyip sadece müzikleri duysam direk bu bir Wes Anderson filmi derdim. Sahneleri izlemesi keyifli geçişler oldukça etkileyici fakat hikaye kısmı yine çok dolu sayılmaz. Yine de yönetmenin tarzının hoşluğu adına izlenir bir film 6,5/10
Wes Anderson'ın kendine has tarzını izlemek her zamanki gibi keyifli. Ancak izlerken en çok sıkıldığım yapımı bu oldu ne yazık ki. Hikayeler bana çok hitap etmedi sanırım. İlk hikaye ilgi çekici geldi onun dışında geçmedi bana üzgünüm açıkçası beklentimi karşılamadı. 5/10
Sanat, devrim, aşk, hayal gücü. Tiyatrovari çekimleri, sağlam ve zengin oyuncu kadrosu ile tadı damakta kalan bir yapım olmuş. Hikaye 1 ve 2 baya güzeldi. Fakat, özellikle hikaye 1'in yeri benim için bambaşka oldu.
Wes Anderson yine bildiğimiz gibi o farklı ve kendine özgü tarzını ortaya koyduğu bir film sunmuş. Arada filmdeki hikâyelerden koptuğum, başımın ağrıdığı ve keyif alarak izlediğim kısımlar da oldu. Bazen sahnedeki ayrıntılara odaklanıp kaybolup, keyfini çıkarırken diyalogları kaçırdım. Geri sara sara filmin süresini epey katlayarak Sokrates dediği gibi "Bildiğim tek şey 'hiçbir şeyi' bilmediğimdir." cümlesinden farksız bir şekilde filmi bitirdim.
Görüntü itibariyle tipik Wes Anderson filmi. Bir Fransız gazetesinde çıkan makaleler üzerinden küçük hikayeleri anlatıyor. Bu sebeple çok geniş ve iyi oyuncu kadrosuna sahip. Öyküleri takip etmek zor olsa da izlemesi son derece keyifli.
Geçenlerde Pegasus hava yolları dergisinde Wes Anderson’un tren tasarımı haberini okumuştum. Sanırım Wes Anderson kurgu içinde çok beğendiğimiz görüntü şaheserlerini bu vizyona kaydırmaya karar vermiş bu film bunu düşündürttü bana.
Hikaye yok aadece görsel var. Çok üzgünüm.