Film yapmanın, özellikle Yeşilçam'ın son zamanları olan ve sinemanın neredeyse bitme noktasına geldiği 90'lı yıllarda yapmanın zorluğunu, kaybetmiş bir yönetmenin kamerasından, artık zamanı geçtiği söylenen figüranların hüzünlü gözlerinden anlatan iyi bir Yavuz Turgul filmi. Ayrıca, sanıyorum Türkiye'nin ilk Michael Jackson taklidi bu filmde yapılmış.
Bir filmden ziyade parodi gibidir. İçinde bol göndermeler mevcut. İzleyicinin değil filmseverlerin seveceği filmlerden. Ayrıca Tarcan'ın Oktay Kaynarca olduğunu filmden sonra fark etmek.
Genel olarak dolu ve güzel bir filmdi. Şener Şen'in çektiği film uğruna çabasını gördükçe kendimden utandım. İzlediğim bir filmi veya herhangi bir sanat eserine verilen emeği hiçe sayıp düşünmeden çöp bu diyebiliyordum. Film bu yaptığımın bencilce olduğunu tokat gibi çarptı yüzüme. Bunun dışında özellikle son sahnelerde eminim ki herkes kendinden bir şeyler bulacak ve filmle arada olan bu paylaşım daha da unutulmaz yapacak filmi sizin nezdinizde. Aslında hepimiz tarafından bilinip hiçe sayılan sevgi meselelerine de ufak göndermeler var; sırf yalnızlıktan kurtulmanın verdiği güven hissini sevdiğimiz için birini seviyoruz gibi.
Sekyazar kardeşim eğer İstanbul'da yaşıyorsan Beyoğlu Salt Sanat Galerisi'ni takip etmeni öneririm. Bazı günler eski filmlerin gösterimleri oluyor. Mesela yakın bir zamanda Muhsin Bey vardı.
Ayrıca, sanıyorum Türkiye'nin ilk Michael Jackson taklidi bu filmde yapılmış.