Greta Gerwig’in Little Women yorumu, eski bir hikâyeyi yeniden anlatmıyor sadece — onu yaşıyormuşsun gibi hissettiriyor. Kız kardeşler arasındaki bağ, hem sıcak hem kırılgan. En çok da bu kırılganlık etkiliyor. Her biri farklı bir hayat istiyor ama yine de aynı yuvaya ait gibiler.
Zaman atlamaları filmde o kadar yerli yerindeydi ki bir an bile kopmadım. Değişen renk tonları sayesinde hangi zamandayız hemen anlaşılıyor. Bazı sahnelerde çocukluklarına dönünce içim ısınıyor, sonrasında gerçeklere dönünce hafif bir hüzün oturuyor üzerime.
Jo’nun yazarlık mücadelesi, Amy’nin kendi değerini bulma arayışı, Meg’in “basit” ama derin arzuları… Her biri bir şekilde kendimden bir şeyler bulduğum karakterlerdi. Ve tabii ki Florence Pugh! Amy karakterine çok boyut kazandırmış, izledikçe “neden bu kadar eleştirilmiş ki?” diyorsun.
Gerwig hem geçmişe saygı duymuş, hem de bugünün kadınlarının sesini duyurmuş. Klişeye kaçmadan, bağırmadan ama sağlam bir şekilde. Sessiz ama etkili.
Kısacası: Hem gözüm hem kalbim doldu. Çok zarif bir film bu.
Meraklısına Notlar • Gerçek Jo gibi: Greta Gerwig, tıpkı Jo March gibi filmi stüdyoya kabul ettirebilmek için senaryoyu yazdıktan sonra tüm yapım sürecini adım adım kendisi inşa etti. Yani bu film, Jo’nun kitabı bastırması gibi bir çabanın ürünü. • Zaman atlamaları ipucu: Filmde geçmiş sahneleri daha sıcak, altın tonlarında; günümüz sahneleri ise daha soğuk, mavi-gri tonlarda çekilmiş. Bu renk farkı, zaman geçişlerini anlamak için bilinçaltımızı yönlendiriyor. • Florence Pugh’un sahne düzeni değiştirildi: Orijinal planlamada Amy karakteri daha az yer kaplıyordu ama Pugh’un performansı o kadar etkileyici bulundu ki, bazı sahneler yeniden yazıldı ve uzatıldı. • Setlerde modern ışık kullanılmadı: Doğal ışık ve mum ışığıyla çekilen sahneler, özellikle ev içi bölümlerinde dönemin atmosferini hissettirmek için özel olarak tasarlandı. • Kitaptaki gibi “yarı otobiyografik”: Louisa May Alcott’un hayat hikâyesi ve yazarlık mücadelesi, filmde Jo karakterine birebir yedirilmiş durumda. Hatta yayıneviyle yapılan o “pazarlık sahnesi” birebir gerçek.
güzel kadrosu için bile izlenecek bir film öncelikle . zaten klasik bir kitaptan uyarlama o yüzden senaryo konusuna bir şey demiyorum . işleniş bakımından sıktığı anlar olsa da genel olarak baktığımızda orta halli kaliteli bir film
Sürekli instagramda kesitlerini görüp merak edip açtığım bir filmdi. Kendini izlettiriyor, sıkmıyor, orta bir tempoya sahip, karakterlerin oyunculara tam uyumlu olan bir filmdi. Tatlı bir armoniye sahip
Abartılmış bir film daha fazla uzun uzadıkça sıkıcılığı artıyor. En iyi kostüm tasarım ödülünü almış maalesef kostümler oynamıyor keşke arada kostümlerde oynasaydı keza çok sıkıldım.
Filmi biraz uzun buldum .Yer yer de sıkıldım açıkçası. Oyuncu kadrosu çok güzel olmasına rağmen bazı karakterleri rollerine yakıştıramadım.Yani o yıllardaki havaya bürünememişler ne yazık ki bu da oyuncular arasında sıcak-samimi iletişime engel olmuş .Kitaptan uyarlama olan filmlerde illaki işin edebiyatını -kimyasını değiştiriyorlar evet ama bu filmde (özellikle çeviri) hepten değişmiş sankiii :( 2020 OSCAR EN İYİ KOSTÜM TASARIMI almasını tebrik ediyorum yine de :) NOT : Filmi önce gömüp sonra yücelttim gibi oldu ama şimdi yiğidi öldürüp de hakkını yemeyeyim :)
Greta Gerwig’in Little Women yorumu, eski bir hikâyeyi yeniden anlatmıyor sadece — onu yaşıyormuşsun gibi hissettiriyor. Kız kardeşler arasındaki bağ, hem sıcak hem kırılgan. En çok da bu kırılganlık etkiliyor. Her biri farklı bir hayat istiyor ama yine de aynı yuvaya ait gibiler.
Zaman atlamaları filmde o kadar yerli yerindeydi ki bir an bile kopmadım. Değişen renk tonları sayesinde hangi zamandayız hemen anlaşılıyor. Bazı sahnelerde çocukluklarına dönünce içim ısınıyor, sonrasında gerçeklere dönünce hafif bir hüzün oturuyor üzerime.
Jo’nun yazarlık mücadelesi, Amy’nin kendi değerini bulma arayışı, Meg’in “basit” ama derin arzuları… Her biri bir şekilde kendimden bir şeyler bulduğum karakterlerdi. Ve tabii ki Florence Pugh! Amy karakterine çok boyut kazandırmış, izledikçe “neden bu kadar eleştirilmiş ki?” diyorsun.
Gerwig hem geçmişe saygı duymuş, hem de bugünün kadınlarının sesini duyurmuş. Klişeye kaçmadan, bağırmadan ama sağlam bir şekilde. Sessiz ama etkili.
Kısacası: Hem gözüm hem kalbim doldu. Çok zarif bir film bu.
Meraklısına Notlar
• Gerçek Jo gibi: Greta Gerwig, tıpkı Jo March gibi filmi stüdyoya kabul ettirebilmek için senaryoyu yazdıktan sonra tüm yapım sürecini adım adım kendisi inşa etti. Yani bu film, Jo’nun kitabı bastırması gibi bir çabanın ürünü.
• Zaman atlamaları ipucu: Filmde geçmiş sahneleri daha sıcak, altın tonlarında; günümüz sahneleri ise daha soğuk, mavi-gri tonlarda çekilmiş. Bu renk farkı, zaman geçişlerini anlamak için bilinçaltımızı yönlendiriyor.
• Florence Pugh’un sahne düzeni değiştirildi: Orijinal planlamada Amy karakteri daha az yer kaplıyordu ama Pugh’un performansı o kadar etkileyici bulundu ki, bazı sahneler yeniden yazıldı ve uzatıldı.
• Setlerde modern ışık kullanılmadı: Doğal ışık ve mum ışığıyla çekilen sahneler, özellikle ev içi bölümlerinde dönemin atmosferini hissettirmek için özel olarak tasarlandı.
• Kitaptaki gibi “yarı otobiyografik”: Louisa May Alcott’un hayat hikâyesi ve yazarlık mücadelesi, filmde Jo karakterine birebir yedirilmiş durumda. Hatta yayıneviyle yapılan o “pazarlık sahnesi” birebir gerçek.
NOT : Filmi önce gömüp sonra yücelttim gibi oldu ama şimdi yiğidi öldürüp de hakkını yemeyeyim :)