Up in the Air (2009)

Filmin bana hissettirdikleri...
Kırmak ve kırılmak, kurarken çok çaba sarf ettiğimiz köprüleri dinamitle havaya uçurmak hakkında bir film. Vedalar bir mecburiyet olduğunda ise herkesin vereceği tepkiler, duyguyla mantık arasındaki ince çizgi üzerinde olmak kaydıyla değişkenlik gösterir. Hiçbirimiz cambaz olmadığımızdan o çizgide yürürken düşmek kaçınılmazdır. Tekrar kalkabilmekse umudun elinizden tutmasıyla mümkündür. Öte yandan bağlanma umudu taşıyan her insan hem o umudu hem de bağlandıklarını kaybetmeye mahkumdur. Önemli olan umudunuza veda etmek anlamına bile gelse veda zamanı geldiğinde hazır olmak ve yola devam edebilmektir. Çünkü yollar ve yolculuk hiç bitmeyecek bir hikayedir.

film boyunca evi barkı yakıp gidesim vardı, neyse ki sonunu iyi bağladılar da ofiste tatlı tatlı çalışıyorum :)) keyifliydi ve öğretici

İşsizlik sorunu ile ilgili çok başarılı bir film. Başka insanların hayatını para karşılığı yokederken, geriye sizden ne kadarı kalır... Başka insanların mutsuzluğu üzerine ne kadar mutluluk inşa edebilirsiniz. İnsan kaynakları departmanlarıda yaşanan en dramatik sahnelerden biridir iş çıkarmalar. Şirket içi düzeni korumak için bu işi dışarıdan da satın alabileceğiniz firmalar var artık. İnsan kaynakları danışmanlık şirketleri adı altında kapitalizmin robotlaşan kimyasını gözler önüne seriyor film. Clooney'in en iyi işlerin biri kanımca, Vera Farminga'yı çok beğenmesem de Up in the air da fena değil. Güzel zaman geçirebileceğiniz, kendinizi sorgulamanıza neden olabilecek bir yapım.