Waking Life (2001)

Hemen hemen her insan hayatının bir anında da olsa ''rüya mı görüyorum acaba'' cümlesini kurmuştur. İşte bu film rüya görüyormuş hissiyle izleyeceğiniz,rüyanın içinde başka bir rüyaya yolculuk...Richard Linklater rüya gibi bir film yapmış :))

Başroldeki arkadaş rüya ile gerçeği ayırt etmeye çalışırken bir taraftan da farklı dünya görüşü olan insanlarla (rüyada /gerçek hayatta) bir araya gelerek izleyiciyı tam anlamıyla zevkin doruklarına çıkarıyor. Her bir sohbetten ayrı bir haz aldım. Herhangi bir cümleyi kaçırırım diye de gözümü ekrandan ayırmadım. Film "Lucid Dreaming " kavramından yola çıkarak oluşturulmuş. Yani ruyadayken rüyayı kontrol edebiliyor, gidişatını değiştirebiliyorsunuz. Tabii hiçbir konuya açıklık getirmiyor, yine dünya da, yaşam da, ölüm de, rüyalar da gizemini korumaya devam ediyor, size ise muhteşem bir seyir zevki kalıyor.

öncelikle beklediğimden çok farklı bir filmle karşılaştım. filmin rüyalarla ilgili kısmından pek hoşlanmadım ama onun haricinde sistem ve kalıplaşmış insanla ilgili yorumları güzeldi. felsefik, sorgulamayanlar uzak dursun.

Varlık felsefesi üzerine kurgulanmış, insanın varloşu ve rüyalar arasında gerçekliğini sorgulatan birçok çizgi üzerinde diyologlar/monologlar halinde ilerleyen, altı çizilesi, saatlerce tartışılabilecek cümleler ve filozofların görüşleriyle harmanlanan müthiş bir film! Okul zamanından özlediğim konuları ve tartışmaları hatırlatsada, tartışılan konular, değişen grafikler (kişinin üzerindeki değişim), uyanış ya da uyanamayışı, sorgulama(ma), tarihin belli bir zamanından günümüze kadar olan özeti gibi bir şey, diyebilirim. Bana gerçekliği ve rüyayı ayırt edip etmeme konusunda Stephen Law - Felsefe Dosyaları, Sanal dünya kısmını hatırlattı. Ya hiçbir şey gerçek değilse? :)

Filmin her saniyesi buram buram felsefe kokuyor. Biraz ağır gidiyor ama yine de gayet başarılı. Tek sorun dijital kamera ile çekilen film animasyona döndürüldüğü için izlerken biraz göz rahatsızlığına yol açabiliyor. Onun haricinde çok beğendim. İyice sindirmek için bir kere daha izleyeceğim.

Tamamen bir replik filmidir. Herkesin izleyebileceği bir filmde kesinlikle değildir. Felsefik bir animasyon istiyorsanız izleyebileceğini en iyi filmlerden aday gösterebilirim.

Uzun replikli filmlerin efendisi Richard Linklater'ın şaheseri... Sanatçılar tarafından boyanmış sahneleri izlemek kimi zaman uyuşturucu etkisi yapıyor, kimi zaman filme daha çok odaklanmanızı sağlıyor. Yaşamsal pek çok konuyu sorguluyor yönetmen. Kendini yakan budist rahip sahnesi vardır hiç unutmam... Aksiyon falan beklemeyin, Satre, Camus okumak gibi birşey bu filmi izlemek. Endüstriyel işlerden haz alıyorsanız izlemeden önce bir kere düşünün derim, çünkü izlerken çok düşüneceksiniz...

Hayalle gerçek arasında zaman ve mekanı olmayan soyut bir film. Yönetmenin diğer filmlerinde olduğu gibi bol bol diyalog var. Benim çok Sevdiğim filmlerden birisi ancak izletmeye kaltığım bir çok kişi filmin ilk yarısını tamamlayamadan horlamaya başladı. Polpüler sinamayı sevenler uzak dursun. Sinefiller kaçırmasın.